-
1 avoir
Iv t1 sahip olmak2 caractéristique bir özelliği olmak3 bir şey hissetmek◊4 fam aldatmak5 avoir à (avec inf.) bir şeyi yapmak zorunda olmak◊J'ai à te parler. — Seninle konuşmam gerek.
6 en avoir après / contre birine kızmakIIv auxyapma, etme fiilinin geçmişinde kullanılır◊Je les ai entendus. — Onları duydum.
v impers1 il y a var◊Il y a plusieurs possibilités. — Birçok olasılık var.
2 il y a bir kaç zamandır◊Elle est arrivée en France il y a six mois. — Fransa'ya altı ay önce geldi.
3 qu'est-ce qu'il y a ? fam ne var ? ne oluyor ?4 il n'y a qu'à fam yap olsun◊Il n'y a qu'à lui demander s'il vient. — Gelip gelmeyeceğini sormaktan başka çözüm yok.
5 il n'y a pas de quoi bir şey değilIVn mcrédit alacak [aɫa'ʤak] -
2 tenir
Iv t1 à la main elinde tutmak2 maintenir tutmak, saklamak3 diriger iş tutmak, işletmek4 dire söylemek, demek5 tutmak6 tutmak7 apprendre de almak, sağlamak8 tiens ! / tenez ! buyrun !◊Tiens, voici ton courrier. — Buyur, işte mektupların.
IIv i1 aimer bağlı olmak◊Il tient beaucoup à elle. — Oğlan kıza çok bağlı.
2 vouloir çok istemek3 benzemek4 se maintenir kalmak5 résister dayanmak◊La tente n'a pas tenu pendant la tempête. — Çadır fırtınaya dayanamadı.
6 dans un espace clos sığmak7 être tenu à qqch -(y)e bağlı olmak8 être tenu de faire qqch -zorunda olmak9 tiens ! işte !
См. также в других словарях:
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük